26 Mayıs 2015 Salı

Bitirme Tezim Şekil Önümden Çekil

 
 
 
    GEBERİYORUM ANLASANIZA... Ulan üç gündür tez yazıyorum. Tipim aynı Mehmet günsür'un yukarıdaki ÖSS birincisi olduktan sonra ''sıçarken bile test çözdüm'' açıklaması yapan tipi gibiyim. Nasıl sıkıcı, nasıl zor bir şey bide bölüm dili İngilizce olduğu için İngilizce yazıyorum, şimdi diceksiniz ki ''yarram hava mı atıyon'' lan yok, vallahi havalı bir şey değil. İngilizce seviyem bence yerlerde ama bölümü nasıl okudum?  inanın bilmiyorum. Şimdi şey diyenlerde vardır ''yarrak kafa üç gün yazmışsın ne bu trip'' bende gözlerim yaşlı dicem ki ''amına koduğum teslim etmeye üç gün kala başladım'' niye diye sorma tamamen sikimin keyfinden ''kan benim damar benim'' dimi.
 
       Son üç güne bırakmam da tamamen ego tatmini için, herkese ''siz malsınız haftalardır yapıyorsunuz. Ben üç günde kırk sayfa attırdım, tiksiniyorum sizden cahiller'' demek götümü semalara çıkarmak. Kafam bassa gündelik şeylerden ego tatminin yaratırım, daha masum olurum ama illa bi pislik yapıcam millete. Allahım sen beni affet, aslında derinlerde çekirdeğimde melek gibiyim.
Milleti siktir ettim, havam kime amk ? gelmişim son sınıfa, ''risk yoksa bende yokum aga'' tripleri. Yaz okulunda apış aran pişik olunca görürsün risk almayı, beyinsiz garu.
 
      ,
 
 
      Kriz ortamında görüyorsun, kimin ne mal olduğunu. Bölümde herkes ben dahil bencil, pislik, gözü not bürümüş zombilere dönüştük, sanırsın ODTÜ kazanmış pezevenkler. Bak ben yine iyiyim, sen o pezevenkleri görsen ohooo bana dua eder, öper başına koyarsın. Bölümde yardımlaştığım bir kız arkadaşım var hani blog açmam için beni cesaretlendiren, sadece o kızıl kafa ile birlikte A takımı gibi çalışıyoruz. Onun kusuru feci stresli, gergin olması, zaten ben patlamaya hazır bombayım yakında okulun bodrumunda birbirimizi jiletliycez. İnsan böle dönemlerde deli gibi ilgi istiyor. Biri olsa masaj yapsa, yemeğini hazırlasa, kahve yapsa, seni cesaretlendirse, mola verince yiyişsen, tez yazarken kucağına otursa, oyyy hayaller Paris gerçekler Zimbabwe. Allahım ne hayaller kuruyorum, gerçekte yaşadığım ise bugün zaten stresliydim tüm kinimi, nefretimi, stresimi okulda orospu bi hoca vardı. Onunla kavga ederek attım. Sana yemin ederim haklıydım, herkes hak verdi bana, hele bir vermesinler sikerim. Hocaya lafları döşedim rahatladım. Tartıştıktan sonra beni görmen lazım, nasıl neşe muskasına dönüştüm şaşırırsın. Allahım bitsin şu okul, bari blog dan duy sesimi !!!

22 Mayıs 2015 Cuma

Spor Salonunda Karşılaşacağınız Tipler


 
           Tutmayın beni lan!!! kollarım koparcasına, sırtım parçalanırcasına, bacaklarım kopana kadar spor yapmak istiyorum. Adonis kasmak istiyorum. Ben böyle dedim diye beni şişko sanma, gayet fit belirli bölge ve koordinatlarımdan krem şanti yenir o derece heyttt...
     Ben yorulmayı kafamı dağıtmayı seviyorum, mis gibi giriyorsun salona basıyorsun kilo kilo ağırlıkları, en sonunda kolum kalkmıyor. Sinirli ve biri ile kavga etmeye yer arayan biriyim ama spor salonundan çıktıktan sonra pamuk gibi oluyorum. Sizde yapın lan götü göbeği salmayın!!
 Spor salonu seçimim hep ağır abilerin gittiği, lisedeki erkek ortamı olan yerler olmuştur. Böyle ortamdalar da rahat ediyorsun çünkü ne giydiğin, ağırlık basarken ne ses çıkardığın, ter koktuğun, testosteron patlamasıyla küfür ettiğin önemli değil. Bazen boku çıkıyor ortamın, ben genelde kulaklığı takarım işime bakarım ama geveze kız muhabbeti yapan, hetero abiler salça olabilir. Gizliysen sende kız kesicen o sırada hacı çaren yok. En azından salondaki kızlar güzel hehe
  Şimdi size karşınıza çıkacak muhtemel spor salonu memelilerinden bir kaç örnek vericem;
                                           
 
 
     Taş gibi ama götü kalkık ağır abiler: Bunlar salonun gözdeleri ve hakimleri, genelde vücutları yüzlerinden daha iyi ama yüzleri güzel olanlar oy oy. Tabi ki onlarında kusurları var. Feci götleri kalkık sanırsın havada uçan kuş bile bunlara hasta ve genelde iyi bir kariyerleri de yok malların, havan kime çocuğum. Bunlara yapılacak en büyük kötülük bu ördek gibi yürüdüğünde kendini göstermeye çabaladığında göz ucuyla bile bakmamak.
    
      Kendini hocalığa adamış kaslılar: En iyi anlaştıklarım. Yaşları hiç önemli değil, öğretmeye adamışlardır kendilerini ve onlara laf arasında yakınlık ve bir şey sormaya da yüzün olsun diye abi diye hitap etmek en iyisi. Vücutları hoş ama her şey vücut değil bebeğim. Soru sormaktan çekinmeyin hatta programı birlikte bile yapabilirsiniz.
    
       Baba parası ezen mal genç: OOOOFFF en sevmediğim en salça tipler, genelde üniversite hazırlık yada birinci sınıf öğrencileri oluyor bunlar daha üst sınıftan da olabilirler. Allahım bu tipler nedense beni çok seviyor. Lan az çok yaşıtız diye niye beni kanka olarak görüyorsun pezevenk, bide her bi gereksiz şeylerini anlatıyorlar. Girdiği delikten tut bindiği arabaya kadar ama amacını, ne yaptığını ne yapmak istediğini sorsan '' takılıyoruz moruk yaaeee'' diye gebeş gebeş konuşur.
      
       Gayler: Bizlerle ilgili cilt cilt yazılır, ben şişli çevresi bilindik spor salonlarına gitmediğim için uzmanlığımı almadım bu konu ile ilgili. Ben duşta malı götürmek için gitmiyorum, o işler bana ters anlayacağın. Benim gittiğim salon gaylerin ilk tercihi olan bilindik bi yer ama şişliden uzak, Avcıları geçtikten sonra bir tanesi diyim sen anla, popülasyonumuz düşük. Gay olduğunu bildiğim tipler, hornet' te gördüklerim var ama muhabbet yok. Onları en iyi bakışlarından anlıyorsunuz. O gözler fıldır fıldır Hayriye, gel beriye beriye diye dönüyor. Son olarak evli gizli yakışıklı olanlar var. Yakışıklılar mı gerçekten de yoksa yasak elma çekiciliği mi? Neyse benden uzak, ulan bide ama evlisin moduna giremem.
     
        Modellik yapanlar ve az ünlüler: Allahım kıskançlıktan geberiyorum. Bacak boyları benim boyum kadar, kısa boy değilim ama adamların yanında bir hobbit oluyorum. Asla bunların yakınında spor yapmam aklımdan geçen şu oluyor direk ''ulan ne kadar çalışsamda bu boyda olmucam zaten''
kendi kendimi yiyorum, sonuçta hepimiz allahın kuluyuz dimi :) bunlar nedense iki dakikada yapıp bitiriyorlar programlarını. Salonda giydikleri şeyler genellikle zara, ayakkabıları nike air max.
Yarı ünlülerde silik ezik oluyor nedense, böle önüne baka baka takılıp çıkıyorlar.
       
         Kadınlar ve kızlar: Spor salonunu göçerten insanlar bunlar, aletleri uzun uzun meşgul ediyorlar, ekmek kuyruğu oluyor arkalarında. Ablam, bacım, teyzem, arkadaşım bitir işini kalk, ama yok saçını düzeltecek, telefonunu kontrol edecek, o zıkkımın kökü suyunu dudaklarına deydirip ağır hareketlerle şişeyi yerine koyacak. Olgunca ablaları görmeniz lazım, allahım bir içleri geçmiş görmeniz lazım kondisyon sıfır, bir yandan spor yapıp, bir yandan ''eve gidip çamaşırları alsam kurumuştur'' diye düşünüyorlar. Üniversiteli veya yeni işe başlamış, dudakları parlatıcılı tatlı kızlarımız her salonda var.  kızlarla flört etmek iyi ego tatmini oluyor, sakın unutmayın sizden daha kaslılar ve hem kaslı, hem arabası olanlar var.
 
         Kekolar ve kekomançiler: Bunlar her yerde, beyaz atlet giyenini gördü bu gözler. Vitaminsiz, kavruk bedenli veya sadece kol kası olup, başka her yerleri yağ bağlamış arkadaşlarımız bunlar. Benim rahatsız olduğum noktaları grup çalışması yapıp aletleri zimmetlerine geçirmeleri ve ayna ile aranıza girmeleri adamlarda özel alan algısı yok bunlar metrobüste üç gün banyo yapmayıp dibinize yapışan tipler neyse çok yorum yapıp ukala itici görünmek istemiyorum akıllı olun elitist pislik değilim.
                   
          Sonuç olarak her telden var, bunlar ağırlıklı olanlar. Yazıcam diye kahvaltı yapamadım. 
Sonraki yazıda görüşürüz...  Date yaptığım bebe vardı ya neyse anlatırım. Akıllı olun!!! ÖPTÜM
               

19 Mayıs 2015 Salı

Ayrık Otu Olmak...

 
 
         Düşünüyorum da aslında bir yere ait değiliz. Üç sene önce ege'de sevgilimle uyandığım günlerden çok uzağım, o kadar uzağım ki elimde kendimi okula adayıp alacağım diploma ve yenilediğim, kendime ev ortamı kurduğum odam dışında başka bir bok yok.
      Bu akşam bir kez daha hissettim bi başımayım. Okuldan arkadaşlar sevgilileriyle çift buluşup takılmışlar tatil günü değerlendirme kaynaşma şeysi işte. Hepsini çok mu seviyorum? hayır! tercih şansım olsa onlardan yana kullanırmıyım? hayır! ''eeee o zaman senin derdin ne sikik'' diye soruyorum kendime.
  Sorun şu ayrık otu olma, kendi başına kalma durumu ne ara böyle oldu bilmiyorum, ama daha da böyle gider. Bizlerin dünyası bambaşka heterolarla kesişemiyorsun. Ben gay olduğumu söylemesem anlayan yok, gayet sıradan bir tipim, feminen değilim yada kızların alışveriş arkadaşı olan biri değilim, gay life'a uzak biriyim ama illa çıkıyor bir şey yada onlar seni anlayamıyor. Konuyu bizim bizden başka dostumuz yok mevzusuna dayamıcam. Cihangir de entel dünyadan arkadaşların varsa ne iyi yoksa gizlenmek yada kendin gibi asal sayıları bulmak zorundasın. Asal sayıların yalnızlığını bilirmisiniz? asal sayılar yalnızca bir ve kendilerine bölünürler.
İtalyan sinemasında vardı bu ''Asal Sayıların Yalnızlığı'' filmin adı. Travma yaşayan insanlar, anne babası ayrı çocuklar, bir sıfır yenik başlamışlar yada yendiği halde yenik kalmışlar bunlar arar bulurlar bazen birbirlerini.
           Yoluma gitmeyi düşünmüştüm üniversiteye başlamadan önce. Yurt dışında okumak yada kitaplarım, arkadaşlarım, filmlerim olan bir  hayat kurmaya, bir sürü maske yerine bir kaç maskeyle günü kurtarabileceğim yerlere kaçmaya çalıştım, tabi olmadı olsa hikaye farklı olurdu.
  Sadece bir kaç yıl öncesine kadar dikenlerim bu kadar çıkmamıştı, kendimi şanslı görüyordum onunla bir hayat kurmuştum, şanslıydım en erken ben bulmuştum beni seveni, benim sevdiğimi.
  Yaşananlar değiştirdi beni bütünüyle, sana aşk acısı çekiyorum demiyorum... dediğim bu işte bir haksızlık var bu yüzyıl da orta çağı yaşamak. Ayrılma döneminde başıma gelenler ve hala kocaman bir keşke ile yaşamak, yarım kalmak. Soruyorum şimdi bütün bunlar böyle olmasa ben yine Ege'de uyansam, sabah sabah sex yapmak istemiyorum uykum var diye kavga etsem, yine kendimi yalnız ve haksızlığın en büyüğünü yaşıyor olarak görürmüydüm?

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Bir Gün Daha

 

 
         Bir varmış bir yokmuşla başlayan bir hikaye değil yazacaklarım. Aslında olay örgüsü de yok. Kafam estikçe anlatırım, dertleşiriz. Belki sende kendinden birşeyler bulursun anlatacaklarımdan ya da bulma kendinden birşey. Beş parasız canı sıkılan bir ögrencinin yazdıklarını oku geç. Arada bir hak ver ben dizlerimi kanatanları anlatıp küfürü basınca... Sende ortak ol iyi olan seylere. Benimle sevin yeter. Bir de olumlama bi bok varmış elimiz demişken onuda yapalım. Anam babam yemin ederim çevremdekiler olumlaya olumlaya nerelere geldiler. Böyle bari nazar edem bişi edem diyorum oda olmuyor. Yok aslında fesat değilim. Sadece birlik beraberlik bozulmasın istiyorum. Yaaaee tamam amk evet hayatım biraz boka sardı diye kader arkadaşı bir dayanak arıyorum. Oturalım yardıralım "Allah bizi sevmiyor" diyelim sonra götü başı dağıtalım. Böyle bir arkadaşım vardı. Şimdi nasıl mutlu varya ben kendimi iyice dışlanmış hissediyorum böhüüü... Uzun zamandır blog açma şeyi vardı kafamda. Fikrin mimarı arkadaşlarım bi de boş vaktim çok. En basit ve ucuz psikolog yazmak. Yirmili yaşlarda yazmayacaksında ne zaman yazacaksın hacı haksız mıyım?

      Aşk, okul, iş bir ton zart zurt şeyler bi de benim gibi ergenliğini atamamış toplumda azınlık olmuş arabesk bir bebe... Ohhooo hikayelerin amına koyuyorum haberin yok. Başlamak için hep bir start bekledim hayattan. Onun geri dönmesini, iyi maaşlı iş (bu arada daha son sınıftayım hayaller paris amk), güzel geçen 'sex and the city' çakması bir date yada bay big ile maslakta plazalarda karşılaşıp "sürtük carrie bir yana sen bir yana garu gel benle, sana manhattan da teras katı açıyım'' demesini bekledim. Ama yok olmadı. Bu akşam date yapıcam bak içime doğuyor yemin ederim yine saçmalayacağım. Tanıyorum çünkü ben kendimi. Ulan harbi akşam date im var ve ben yazıya verdim kendimi. Neyse ilk yazı çıktı aradan. Ulan yazıya başladığımda ‘’sertap erener bu böyle’’ çalıyordu şimdi aldırma deli gönlüm giden gitsin sen şarkılar söyle koy götüne diye yardırdı sertap abla acaba bu bir işaret mi?