Düşünüyorum da aslında bir yere ait değiliz. Üç sene önce ege'de sevgilimle uyandığım günlerden çok uzağım, o kadar uzağım ki elimde kendimi okula adayıp alacağım diploma ve yenilediğim, kendime ev ortamı kurduğum odam dışında başka bir bok yok.
Bu akşam bir kez daha hissettim bi başımayım. Okuldan arkadaşlar sevgilileriyle çift buluşup takılmışlar tatil günü değerlendirme kaynaşma şeysi işte. Hepsini çok mu seviyorum? hayır! tercih şansım olsa onlardan yana kullanırmıyım? hayır! ''eeee o zaman senin derdin ne sikik'' diye soruyorum kendime.
Sorun şu ayrık otu olma, kendi başına kalma durumu ne ara böyle oldu bilmiyorum, ama daha da böyle gider. Bizlerin dünyası bambaşka heterolarla kesişemiyorsun. Ben gay olduğumu söylemesem anlayan yok, gayet sıradan bir tipim, feminen değilim yada kızların alışveriş arkadaşı olan biri değilim, gay life'a uzak biriyim ama illa çıkıyor bir şey yada onlar seni anlayamıyor. Konuyu bizim bizden başka dostumuz yok mevzusuna dayamıcam. Cihangir de entel dünyadan arkadaşların varsa ne iyi yoksa gizlenmek yada kendin gibi asal sayıları bulmak zorundasın. Asal sayıların yalnızlığını bilirmisiniz? asal sayılar yalnızca bir ve kendilerine bölünürler.
İtalyan sinemasında vardı bu ''Asal Sayıların Yalnızlığı'' filmin adı. Travma yaşayan insanlar, anne babası ayrı çocuklar, bir sıfır yenik başlamışlar yada yendiği halde yenik kalmışlar bunlar arar bulurlar bazen birbirlerini.
Yoluma gitmeyi düşünmüştüm üniversiteye başlamadan önce. Yurt dışında okumak yada kitaplarım, arkadaşlarım, filmlerim olan bir hayat kurmaya, bir sürü maske yerine bir kaç maskeyle günü kurtarabileceğim yerlere kaçmaya çalıştım, tabi olmadı olsa hikaye farklı olurdu.
Sadece bir kaç yıl öncesine kadar dikenlerim bu kadar çıkmamıştı, kendimi şanslı görüyordum onunla bir hayat kurmuştum, şanslıydım en erken ben bulmuştum beni seveni, benim sevdiğimi.
Yaşananlar değiştirdi beni bütünüyle, sana aşk acısı çekiyorum demiyorum... dediğim bu işte bir haksızlık var bu yüzyıl da orta çağı yaşamak. Ayrılma döneminde başıma gelenler ve hala kocaman bir keşke ile yaşamak, yarım kalmak. Soruyorum şimdi bütün bunlar böyle olmasa ben yine Ege'de uyansam, sabah sabah sex yapmak istemiyorum uykum var diye kavga etsem, yine kendimi yalnız ve haksızlığın en büyüğünü yaşıyor olarak görürmüydüm?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder