26 Ekim 2015 Pazartesi

Benim Straight Erkek Kankam Yok

 
 
Bugün bunu fark ettim, aslında açık net bir durumdu ama böyle olması aklıma takıldı ve yıllarca kafamda biriktirdiklerimle her soruma cevap buldum.
Ben liseye bitirene kadar hatta üniversitenin ilk yıllarına kadar suçluluk duydum, Gay olmamdan. Bunu benim suçummuş gibi hissettim.
İnsanlardan gizlediğim büyük bir sırrım vardı. Utanılacak kabahatim varmış gibi siniktim, saldırılar karşısında ve yalnızdım çoğu zaman, ötekiydim zaten yalnızlık ve öteki olmak kardeş gibiydi benimle birlikte...
Sınıfın en arka sırasında oturan biri canlanmasın gözünüzde, tabi ki dostlarım oldu.
 Az ama öz dostlar hala hatırlarım hepsini, çok şey paylaştım, yaşadım onlarla, hepsi de cesur ve güzel adamlardı.
Ben lise birdeyken, derste çok konuştuğum için sınıfta diğer çok konuşan bir arkadaşın yanına oturtmuştu beni. İki çok konuşan adamdık ama birbirimizden nefret ediyorduk, bu sayede hiç konuşmayız diye sıra arkadaşı yaptı hoca bizi.
Hatırlıyorum sıraya oturduk, bu of pof ediyor bende beğenmiyorsan siktir git diyorum. Bi tripler, bi dayılanmalar görmeniz lazım. O bana top diyor, bende onun iriliğiyle dalga geçiyorum. Sonra kavga etmeye başlıyoruz ama fil ve yavrusu gibiyiz. Bu boynumdan tutuyor bende karnına yumruk atıyorum hahaha :)
Gel zaman git zaman biz nasıl kanka olduk anlatamam, hiç ders dinlemiyoruz.
Her derste oyun oynuyoruz adam asmacadan tut neler neler, sınıftamıyız kahve demi belli değil.
Sonra ikimizde sınıfta kaldık :)
ama lise hayatımız boyunca hep iki yakın arkadaş olduk.
(lise iki de bunla yine aynı sınıfa düştük ama yan yana oturmadık. İkimizde yanımıza bir inek bulduk)
 
İyi hatırlıyorum straight erkek kankalarım oldu, çok uzun sürmedi varlıkları ama olmuş.
Maske taktığınız zaman, hep görünmez mesafeler oluyor aranızda.
Ona olan mesafeniz ve sırlarınızı koruyorsunuz ve bazı zamanlar yalanlar giriyor aranıza...
 
Çok şey kaçırmıyorum aslında, aptal straight erkek muhabbeti, boş kafalarını, yapamadıkları sex'in dillerine vurmasını, toplumsal içi boş namus düşüncelerini dinlemiyorum.
Kurtlar vadisi ölçüsünde vatan, millet, faşist bakış açılarına uzak kalıyorum ne güzel,
bir kaç straight şerefsiz kankam tarafından resmen sırtımdan vurulmuştum.
Bir tanesi de am için arkadaşlarını satacak kafadaydı.
 
İnsanların kalıcı olmadıklarını, yalnızlığımı çoktan kabul ettim ve sevdim. Bazen popüler insanlarla da arkadaş oldum, bazen erkeklerden oluşan arkadaş grubumda oldu.
Üniversitenin son yıllarında, hiç sikimde bile olmadılar ama dost kazandıklarımda oldu, selamımı havada kapan şakşakçılarda oldu.
Öğrendiğim şey gay olmamın suç olmadığı. Kimse yanımda olmasa da başım dik bir şekilde 
kendimi savunmayı öğrendim.
bir sınıf dolusu insana karşı gözlerinin içine bakarak, meydan okumayı öğrendim.
Harbiden yıllarca çok şey kaçırmışım,
 ama olgunlaşmak o kadar kolay olmuyor. 
Kendinizi savunmayı, başınızı dik tutmayı unutmayın!!!
Siz kendinizi kabul edin ve sevin onlarda kabul etmek zorundalar...

24 Ekim 2015 Cumartesi

Haftasonu...

 
Saat sabahın yedisi ve ben dizi izleyerek sabahladım. Kendi kendime bir anda uyusam mı diye düşündüm, sonra hooop melankoli çanları çaldı kafamda ve hemen sikik bir soru çıktı ortaya;
Uyusam ne olacak ki ?
Evet bugün pazar hani insanların keyif kahvaltısı yaptığı yada arkadaşlarıyla kahvaltıya gittiği sikik bir pazar. Çalışan insanların değerlendirdiği gün, hava güzelse kesin arkadaşlarında, sevgilinle geçirirsin bugünü, allahım çıkıp balkona bir kedim bile yok diye bağırıcam.
Kediyi geçtim kahvem bile yok neyse Allahtan günlük sütüm var.
O değil de şimdi fark ettim ben günlük sütü bir haftadır içiyorum gıdım gıdım zehirlenip gebericem yarabbim, bari pazar günü gebereyim de insanların pazarını zehir edeyim,
benim haftasonlarım anlamsızsa onlarınkini de ölümümle yasa boğayım.
Kahvaltı keyfi yapacaklarına oturup yas tutsunlar pezevenkler, adaplarıyla helva yesinler.
Sıkıldım artık evde oturmaktan, yarım yamalak yaşamaktan, ulaşamamaktan bıktım,
umarım ilerleyen günlerde iyi bir haber alırım.
Ben tanrı olsam kural koyardım her insanın haftasonu iyi geçsin derdim.
Gezsinler, sex yapsınlar, ziyafet çeksinler, alış veriş yapsınlar, arkadaşlarıyla içsinler...
sanırım tanrı benimle aynı şeyi düşünmüyor yada bu düşündüklerimizi tabana yaymıyor, sadece tuzu kurular yapıyor dediklerimi neyse koy götüne yae...
Bu arada egeli beni bir yerden eklemiş, içimden ne heyecan nede başka bir şey geçmedi ne saçmalıyor hala anlayamıyorum...
Neyse zaten benim derdim bana yetiyor.
Allahım bana biraz güç ver, bugün kahve almaya gideyim.
 

Planetromeo Demirbaşları

 
Merhaba genşler, kafamda başka şeyler yazmak varken bu başlık altında abanıyorum klavye'ye.
Her gay kardeşim gibi bende akşam olunca açarım planetromeo' yu bakarım tiplere, bir şey çıkacağı yok tabi ama zaman geçsin.
Artık konuya gireyim, kaç yıldır üyeyim bu planetten avlanırım bide üyeliğimi belli aralıklarla siler yenisini açarım, maksat görülme sayısından erkek orospusuna çıkmasın adım.
Yıllardır sitenin klişe tipleri değişmedi, sıkıldım arkadaş bu döngüden
Nazan Öncel'in şarkısındaki gibi hep aynı nakarat yarısı bayat
hatta yarıdan fazlası bayat.
Şimdi bir kaç klişe tipi örneklendireyim...

1- Fotoğrafsız Profiller: Hepimizin en çok karşılaştığı, sinir bozucu pişkinliğe sahip tipler. Ulan yıl olmuş 2015 sen hala foto muhabbeti yapıyorsun, yeter amk dedirtir insana bide işim bilmem ne falan diye bahane ederler sanırsın CEO pezevenk.

2- Vücudunu Sergileyenler: Kişinin kendi arayışı çok laf etmeyeceğim bu tiplere. Bir çoğunun topu Taç'a çıkmış zaten, adamların kaygıları da belli arayışları da en azından netler.

3- Kendini Pop Star Sananlar: En uyuz olduğum klişe tip bunlar amk, hava yapıyorsun da havan kime yeğenim? Ne bok yediğini, standartlarını biliyorum. Otel odasında en iyi pozunu verince daha soylu, havalı olmuyorsun. Sadece iyi bir fotoğrafın olmuş oluyor. Aynı yerde avlanıyoruz, aynı metrobüs'e biniyoruz, aynı toplum tarafından ötekileştiriliyoruz, sen benden daha iyi durumda değilsin.

5- Rent Boylar: İşte en üzüldüğüm tipler bunlar. Kenar mahalle yakışıklısı biraz da spor yapmış ama bir baltaya sap olamamış tipler, sistem onları yutmuş. Tipsiz ve biraz paralı tiplere yamamaya çalışırlar kendilerini. Benden tipsiz, paralı abilere tavsiye,
bunlardan sevgi dileneceğinize 31 çekin daha iyi.

6- Yakışıklı Abiler: İşte bu sitede bulunma nedenim hehe :) Hangimizin değil ki dediğinizi duydum lan resmen... Bu arkadaşların sayısı hiç te az değil (bir tanesi de benim)
Erkeksi ve aktif ağırlıklı bu kişiler, işleri yada okulları planları belli, feminen değiller.
bal kaymak niyetine götürün bunları :)

7- Sevgili Pıtırcıkları: Bu tipleri görünce direk kaçarım. Bunlar sevgili arayışının sonsuz döngüsündeler ama bulamıyorlar.
Anlamıyorum harbiden bu kadar aranıpta nasıl bulunmaz, bu gruba aklım ermiyor.
Aramamak mı işin raconu bilemem, bu grup ta yaş aralığı en dikkat ettiğim şey;
ya İstanbul'a yeni gelmiş gençler yada zamanında hızlı yaşamış yaşlanmaya başlamış abilerimiz.

Şimdilik ilk aklıma gelen tip bunlar, daha neler var. Aklıma geldikçe ek olarak yazarım.
 Bizim ortam yine iyi, ulan heterolar yazık sex yapamıyorlar ya el arabası yada bir kızın derdini çekiyorlar, katlanılır gibi değil.
Şimdi siktirin gidin şükür namazı kılın :)

(Yazı için kullandığım foto Charles Dera eniştenizin striptiz club için arklarıyla çektirdiği foto lan adam tam istediğim gibi yerim la onu adam olsun)

12 Ekim 2015 Pazartesi

Seni Rüyamda Gördüm Yalanı

 
''janıms nbr? Rüyamda gördüm seni. İyimisinn?'' Her kim bu yavşaklığı yapıyorsa, Zerrin'in deyimiyle köfte gibi kızarsın, biber gibi patlasın hatta tuuu onun suratına. İnsan oğlu uzaya çıktı ama ben hala bu salak saçma lafı duyuyorum. Olum sizden uzaya çıkmanızı beklemiyorum,
gerçekçi hedefler koyuyorum önünüze.
Eeyyy Türk gayleri birinci vazifeniz onurlu bir şekilde biz buradayız demeniz sonra ki vazifelerinizden biride adam gibi bahanelerle muhabbet açıp yavşayın.
Rüyamda gördüm ne lan kaçıncı yüzyıldayız. Elin oğlu komşunun hetero oğlunu, üç posta sikti. Biz hala dedem ninem usulü (sözüm misyoner pozisyonuna değil) yavşama taktikleri vol bilmem kaç...
Yaratıcı olun, bunun faydasını göreceksiniz. Rüyamda seni gördüm, tecavüz edip dere kenarına atmışlardı merak ettim bahanesini bırakın. Ben şimdi muhabbete giriş için örnek üç cümle yazacağım,  aklınıza bir şey gelmezse ilaç niyetine sallayın whatsapp tan gitsin.
 
1- Geçen gün bilmem nerede seni gördüm. Nasılsın?
En sevdiğim bahane. Tadından, yalanından, entrikasından yenmez.
Laf lafı açar. Nerde gördün, kimle gördün, niye selam vermedin diye uzar gider.
Yalanı sessiz sedasız sonlandırın uzatmayın, aaa sen değilmişsin iyi ki o kişinin yanına gidip rezil olmadım aha aha aha diyin kapansın konu, hazır konuşmuşken asıl karın ağrınızı da aradan çıkarın.   Bu bahaneye klişe diyenin ağzına tükürürüm bu bir klasik, akıllı olun.
 
2- Ortak arkadaşınızla ilgili bir şeyi bahane edip sorun konuşun.
Bu bahane biraz daha kısır ama alengirli çünkü kesin muhabbeti geçen arkadaş dahil olur laf kalabalığı çıkar ortaya.
 
3- Günümüz sosyal medyasının en sevdiğimiz ürünlerinden biri  ''capsler'' aranızı ısıtacak.
Yavşaklıkta uzay ama komik, adeta bir makara yapma start'ı 
önceki sohbetlerinizden yada birlikte güldüğünüz komik caps , karikatür yollayın kesin söylüyorum en az 5 dakikalık sohbet çıkar, sonrası sohbeti nereye çektiğinize bağlı...
 

4 Ekim 2015 Pazar

Evlenmemiz Şart Mı ?

 
Bugün abimin evlenmek istediği kızın ailesi bize iadei ziyaret yaptılar, bende onların sayesinde ziyafet yaptım. Bir yemişim görmeniz lazım, kıtlıktan çıkmış gibiyim. Bizim evde değişik çeşit yemek pişmez standart menümüz dışında. Annemde pek sevmez mutfağa girmeyi, bu yüzden karnım doysa gözüm doymaz, o kadar ki sarma tenceresini odama sakladım kalanı kimse yemesin diye.
 
Karnım doydu iyi ama kafam karışık. Aslında kıskanacağımı, üzüleceğimi, Egeliye saydıracağımı düşünürdüm ama bunlardan çok burukluk hissettim. İki insanın kavuşması ne kadar güzel şey
 onların mutluluğuna şahit olurken sordum aklımdan ''peki ya biz'' dedim.
Biz yada bizler böyle kavuşmadan, yarım aşkları sırtımıza yük ederek mi gidicez bu dünyadan,
ailemden, yakın çevremden kaç farklı gizli hayat yaşayacağım. Utanılacak bir şey değil sevmek ama günah gibiyiz. Annem Egeli'yi tanısa çok severdi. Aklıma geldikçe içimden bir şey kopuyor,
annemin Egeliyi sevmesini geçtim, ben kanlar içindeyken haberi bile yoktu zaten haberi olsa ne olur.
Egeli için artık keşke demiyorum, soğudum artık. Benim kabullenemediğim şeyler ayrılığımız değildi, ayrılmak zorunda olmamızdı. Bugün baktığımda ayrılmak zorunda olmadığımızı görüyorum.
Evlilik muhabbetinin üzerinde daha fazla durmak istemiyorum, öyle yada böyle durumumuz bu.
Bizim toplumumuzda evlilik insanlara gereksiz bir statü, hava katıyor. Kızın mal bir abisi var, çocuk kasıntının teki uyuz oldum. Bu kasıntı malın bir buçuk yaşında bebesi var.
Çocuğa komutlar veriyor, karısına ayrı afralar tafralar.
Ulan bu mal bile aile oluyor ya, ben bu dünyanın adaletini sikeyim...
Hani dizilerde, filmlerde klişe bir karakter vardır. Olgun, anlayışlı, maddi durumu biraz daha iyi, her derde koşan, tecrübeli ve daha bilgedir ama yalnızdır.
Kaderi çok önceden yazılmış, travmasını en ağır şekilde yaşamıştır sonra köşesine çekilip, çifte kavrulmuş olgunluğuyla hayata devam etmiş biridir. Hikayesine nokta konmuş, artık sadece yardımcı
     oyuncudur. 
Ben o karakterlerden olucam sanırım, böyle olmasından çok korkuyorum . Genç olmadım doğru düzgün, bir çok şeyi yaşadım ama bir çok şeyi yaşayamadım. 
Lütfen Allahım biraz daha başrol oynayayım pls
    ya da;
Boşver Allahım nasıl olsa bildiğin gibi yapıyosun...
 

2 Ekim 2015 Cuma

Ben Senin Hayatından Gittim Oğlum

 
Gözlerine bakıyorum adamım. Gözlerine bakıp seni istemediğimi, sadece huyun Egeliye benziyor diye senden hoşlandığımı söylüyorum.
Gözlerime bak adamım, bak ve bana; piçlik yaptığında güldüğümü söyle, beni evden alırken Seymen FM i son ses açtığındaki paniğimi hatırlat, bana açmışın diye sorduğunda iştahla sana önerdiğim yiyecekleri daha yemediğimizi söyle. Bunlar kalmam için yeterli aslında...
Gözlerime bak adamım sende kimi öldüremediğimi görmek bile bana yetiyor.
 
Dün telefonum akşama doru çaldı, önceki yazıda bahsettiğim adamdı arayan. İkince kez anlattığıma göre bir isim takıyım en iyisi, işi pilotluk bende pilot diyeyim burada.
Telefonu açtım, karşıdan yavşak bir ses ''nbr bebiş'' dedi. Bir şeyler konuştuk ama kafamda çınlayan hani bahsettiğim sikik ses çınlıyor hiç susmadan ''sakın görüşme!!! hayır, hayır, hayır''
 ''Akşama doğru görüşebiliriz'' dedim. İyi bok yedin garu, harbi ne gerek var amk
yaşlanıyor muyum ben yoksa, eskiden olsa atar gider yapar uzaklaştırırdım kendimden, bu ara okulu bitirdiğimi sindirmeye başladım ve bir olgunluk bir ağır başlılık geldi bana.
 
Akşam üstü oldu buluştuk, parfümünü değiştirmiş çok güzel kokuyordu. ''Yemek yiyelim açsındır'' dedi ve beni yine kalbimden vurdu. Şaka lan şaka uzak mesafeli duruyorum zaten bide yemek mi yicem pezevenkle. Bende ki mesafeyi hissetti götüm götüm arayı ısıtmaya çalışıyor ama yılan gibi sokacak yer arıyorum. Yanıma oturdu yavaş yavaş ortam ısındı tabi ama odun gibiyim istemiyorum yavşağı bana rağmen dokunmaktan bile keyif alıyor, tabi bende ki irade de bir yere kadar benimki de affedersiniz penis, kalkmışın imanı yoktur arkadaşlar bunu bilin.
Benimki çok şükür imansız ama ateist değil sadece seviştik o kadar ama ne sevişme. Aramızda nasıl bir tutku, hırs, elde etme hissi var.
Etrafı kestim evindeyken, yatağın kenarında prezarvatifler ve başka sex durumu olduğunu özetleyen şeyler var. Canın sağ olsun be oğlum, ben gidicem zaten biraz sonra hiç düzenini bozmayayım.
 
Seviştikten sonra bile suskun, soğuk, hissiz varlık benim bu kesin. Koltukta keyif yaptık, müzik dinledik, kahvelerimizi içtik, saate baktım geç olmuştu. Kalkmaz zamanı garu duşunu al, giyin konuşmanı yap ve çık git...
Hazırlandım buda üzerini giymiş. ''Niye öyle bakıyorsun bana'' dedi, bir şey yok dedim içeri gittim. ''ben bırakayım seni'' diye bağırdı içerden. En sevmediğim şey birinin ben bırakayım, ben ödeyeyim durumları. Sevmiyorum arkadaşım yetersiz miyim ben.
''Gel otur yanıma bir şeyler söyleyip gidicem'' dedim. Yüz ifadesi değişti, merak yoktu yüzünde söyleyeceklerimin olumsuz şeyler olacağını biliyordu. Her şeyi söyledim anlattım, en son olarak ''yüzüne söylemem daha iyi olur, telefonda söyleyemediğim için buradayım ve pişmanım. Lütfen bir daha arama beni'' dedim.
Kasıyorsun dedi, yüzüme bakamadı. Şaşırdı, onu istemediğimi kabul edemedi, gururuna yediremedi. Başka yere kilitlendi ve tekrar kasıyorsun dedi.
Kasmıyorum amk KASMIYORUM en güçsüz benim, bekleyen, ilgi isteyen, başkalarının hayatına yedek parça olan benim ve bundan fazlasını istiyorum. Kendi yoluma gitmek, kendim olmak, kendi hayatımı kurmak istiyorum (böyle diye diye en sonunda her şeye sahip olucam ama tek başıma kalıcam)
 
Ertesi akşam oldu biraz daha unuttum, biraz daha döndüm ördüğüm duvarların arkasına.
En azından efeleniyorum şuan ''ben senin hayatından gittim oğlum, dur o sarı odalarda durabilirsen...''