20 Mayıs 2016 Cuma

Bohem Hayata Az kaldı



Hayatımda içimde patlayan şeylerden biri de şehrin merkezinde, ortalama bir evde, ortalamanın üstü çatlaklıkta ev arkadaşı ile yaşamamak.
Her rengi boyandım da sanki bu kaldı amk ama istiyorum olum vallahi istiyorum.
Biraz yalnız kalayım, kendi ayaklarımın üstünde durayım (sanki şimdi durmuyom) 
metrobüs güzargahının dibindeki evimden kurtulup, Beşiktaş da salınayım, Şişhanede bohem, nihilist, sidik gibi filtre kahveye fayiş fayiş paralar vereyim yada Cihangir de entel solcu olayım, ne bileyim sokak ortasında bi erkekle öpüşeyim, 
Yani ben bunları istiyorum böyle boş hayaller peşindeyim. Zaten pirenin yağı kadar olan maaşımı böyle çarçur edeyim olayım bu olsun.
Bide 25 yaşındayım ya artık Allah sizin inandırsın yada Allah hiç karışmasın bu işlere 
30 olmadan bazı şeyleri yaşamak istiyorum.
Ben olgunlardan hoşlandığım için bide güçlü adamlar sevdiğim için hep onların hayatına ortak oldum (olgun dediysek fosil demiyorum 30-40 yaş arası gözde bekarlar sınıfı) 
neyse yani hep onların hayatına ortak oldum.
 Olgunlaştım, poz kestim falan ama bir yere kadar lan
ileride sezen aksu gibi kafamı sağa eğip ''şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler'' diye mızlanmak istemiyorum.
Şimdi böyle gaza geldim falan ama ileride ne olur bilmiyorum, hala işsizim.
Bulduğum işe göre şekillenecek ama 
buraya yazıyorum gardaş 
2 bin tl mayış alayım, 6 ay yığarım balya balya biriktiririm paraları 
son ver elini medeniyet, şehrin merkezi
hissediyorum bu bataktan kurtulmama az kaldı.
(kurtulamadı) 
hehe kendimi trolledim 


16 Mayıs 2016 Pazartesi

Ayaklarımın Üstünde Duramıyorum


Ne istedim ulan ben, ne istedim de böyle imkansızlaştı. Gözümü çok mu yukarılara diktim de başım dönüp, sonra düştüm. Direk konuya giriyorum amk 
Sadece kendi ayakalarımın üstünde durmak istedim. En sonu mu yada başı mı umurumda değil,
ne görsem dert oluyor. Ben sefilleri oynarken insanların rahat hayat yaşadıklarını, anı yaşadıklarını görmek 
kıskançlıktan öldürüyor beni.
Millet aşk ister, kendisini beğenen seven olsun ister. Ben kendi hayatımı kurmak istedim, ne geçti elime, neyi başarabildim.
Milyarlarca maaş beklentim yok şuan için, askari ücretin biraz üstünde olsun yeterli.
Gereksiz lüx arayışım, alışverişim de yok.
En sevdiğim şey 
kendi paramla gidip kitap alabilmek ve şuan cebimde 5 tl var 
kitap almayı bırak çikolata almak için bile 10 kez düşünmem lazım.
Karşıma hep maddi durumu iyi ve bunu benimle paylaşan insanlar çıktı.
Biri vardı flört ettiğim. Onun imkanlarına dayanamadım, kaldıramadım uzaklaştım adamdan.
Hiç pişman değilim tabi ki,
koltuk değnekleriyle değil bağımsız, kimseden güç almadan 
var olmak, ayaklarımın üstünde durmak istiyorum.
Sefil haldeyim,
masalları çok mu ciddiye aldım?
Hülya Koçyiğit filmleri etkisinde mi kaldım?


8 Mayıs 2016 Pazar

Konstantinos Kavafis'e Benden Selamlar 1


Merhaba, kimsesiz ve erken unutulmuş dostlarım. Bugün blog'um aracılığıyla ruhumun parçalarından biri olan, şair Kavafis'e selam göndereceğim. 
Kendisini TRT yapımı bir belgesel'de Meral Okay'ın sunumu ile tanıdım (ruhumun bir parçasıda Meral Okay'dır. Annem yerine koyarım onu.) 
Şiirden pek anlamazdım daha yeni şiir okumaya, o derinliği hissetmeye başlayabildim.
En sevdiğim şair de Kavafis oldu. Kavafis'in şiirlerini okurken onun duygularını o kadar çok anladım, hissettim ki merak ettim,
bu adam gay olabilir mi? 
Evet Kavafis gay.
 Şimdi pek kafam yerinde değil daha sonra detaylı olarak şiirleri hakkında yazacağım. 
Bir kaç satır bir şey karaladım.
Kavafis uzun yıllat geçti kiminin ruhu huzur buldu, kimiside bayrağı senden devraldı.

Bekliyorum
Güneş doğup, batıyor
Çiçekler boy veriyor
Kulağım çalan türkülerde
Gözlerimi yollardan toplamıyorum
Kime emanet ettiysem
Gençliğimi, neşemi, hayallerimi 
Yok bende adresleri, numaraları
Hesap soramıyorum kimseden
Dalgalara karışıp 
Bilmediğim kıyılara vurmak istiyorum
Bana fazla gelen yüreğimi, düşüncelerimi