Kafam o kadar karışık, o kadar çok şey aklımdan geçiyor ki aklımdan bağırarak konuşuyorum. Konuştuğum zaman sesim içime kaçıyor, ben ki yalandan ağlamanın gücünü keşfettim bu ara ama şu an üzüntümü, hayal kırıklığımı gizleyemiyorum. Bizlerin kimseye güvenemeyeceğimizi bilirdim, bunu kabul ettim ama hiç kimseye güvenemeyeceğimizi görmek, o kadar koydu ki anlatamam...
Üniversiteden iki arkadaşıma güvenmiştim. Biri kızıl kafa, biri de uzun kafa diye iki arkadaşım, bunlara söyledim gay olduğumu, saolsun kızıl kafa arada error verse de pişman etmedi beni (aslında o da marjinal biri) diğer uzun kafa, asıl beni sırtımdan vuran uzun kafa oldu. Bugün sevgilisinden ayrıldı mal, ayrılma şekli şöyle; uzun kafanın ana babası çocuğun elinden tutup, kızın iş yerine gitmişler, anası babası ''çocuğumuzun dersleri kötü ayrılacaksınız'' diye kızı rezil bi duruma düşürmüşler. Çocuk okulu uzattı, kız bölümü derece ile yarım dönem erken bitirdi diyim siz anlayın.
Bu uzun kafanın bide çocukluk arkadaşı var, hiç sevmiyorum çocuğu tam bir mal. Ulan harbi bazı insanlar yemek, içmek ve sıçmak için dünyaya geliyor. Ne kendine bir şey katıyor ne de etrafına bi yararı olmuyor ve bu insanlar çoğunluk olunca, bizim gibilere zararları oluyor. Çocuğu sevmiyorum bakışları bile beni rahatsız ediyor, sürekli sevgilisiyle mal, sevgilisinin hayatı da kurabiye kalıbı üzerine kurulu tiplerden. Çocuk yumuşaklığımı görse saldırırdı şimdiye kadar, zerre cesaret edemez. Aramızda büyük fark var, ezik hissediyor kendini. Mecburum öyle insanlara karşı tepeden bakmaya. kendisi de demiş ''kibirli'' diye, ulan pezevenk, ben kendime ne değer kattıysam. Sen ve senin gibi aşağılıklardan üstün olmak için yaptım. Bu mal gibiler yüzünden, bizler hala ortaçağ dünyası şartlarında sıkışıp, yaşam mücadelesi veriyoruz. Uzun kafa ve sevgilisi ile birlikte pride gittik, abi bir insan bu kadar mı iyi gizler homofobik olduğunu. Bende rahat durmadım, hele bunun çocukluk arkadaşına karşı özellikle. Babadan bozma, MHP kafası yaşayan tipler bunlar. Çocukla oturduğumuz da tabularını, normlarını öle bir sarstım ki pezevenk arkamdan ''bu çocuk fena dayak yiyecek bi gün '' demiş. ''lan it ben senin gibi namussuzlara kendimi ve sevdiklerimi ezdirmemek için bileğimi kuvvetlendirdim, ne dayaklar yedim, ne kadar ezildim böyle öğrendim adam olmayı'' bir kızdan öğrendim. Kimsenin yüzüne söyleyemediğimi, arkasından söylememeyi. Sen adamsan kampüste bana selam vereceğine, gerçek düşüncelerini yüzüme söyle ama yemez...
Bu kadar büyük tepki gösteriyorum çünkü; Bunun gibi pezevenkler yüzünden, sevdiğim adamla mutlu olamadık. Bizlerin savaşçı olması gerekiyor, ancak mücadeleyi kazanmamız için yoksa, cehennem bu dünya. Allahtan değil kuldan geliyor bu kader. Her şey yolunda gitseydi, sevdiğim adamla ege'de çiftlik evimizi kiralamış, mutlu yaşıyor olabilecekken şimdi ki halime bakıyorum, acıyorum. Bizden sonra geleceklere iyi bir dünya bırakamayacağız. Kendimi sorumlu tutuyorum, bir şey yapamadık, mücadele edemiyoruz diye ama diğerleri, ateşi harlamaktan başka sikime yaramıyor...
Uzun kafalı pezevenk, ailesini karşısına alamamışken. Ben sevdiğim için ailemi yanıma aldım. Kimse bana Allah'ın adaletinden bahsetmesin; tamam o çocuk cenneti yaşamıyor bu dünya'da ama açık ara farkla haksızlık yok mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder